Açık Deniz, Yahya Kemal Bevat (1884-1958) ünlü şiiri. İlkin Ta Mecmuası’nın 1 Nisan 1925 tarihli sayısında yayımlandı; ölümünden sonra derlenen şiirleri arasında “Kendi Gol Kubbemiz” (1961) kitabına kondu. Şairin çok zaman yeğlediği Mefülü Failâti Mefâilü Fâilün ölçüsüyle yazılmış, iki bölüm halinde (18+18) 36 dizelik düz uyaklıdır (Mesnevi biçimi; AA BB CC..). Genel olarak konu, sanatçının çocukluk düşlerinde beslediği geçmişe özlem, Türklüğün büyüklük dönemlerine duyulan saygı ile Atlantik kıyısında gözlenen bir gelgit olayının yarattığı çağrışım izlenimleridir. Bu esinlenmenin Yahya Kemal Beyatlı’nın Paris öğrenciliği sırasındaki bir Britanya gezisinde (1910) doğduğunu şairin anı ve söyleşilerinden öğreniyoruz. Beyatlı, Türklüğün, özellikle Osmanlılığın fetih coşkusu sırasında yaşadığı büyük atılım ruhunun benzerini kıyılara vuran Okyanus dalgalarında görür, çaba ve başarı yüzyıllarının mutlu eylemiyle denizin karaya saldırısı arasında bir özdeşlik kurar. Bu özlem ve kavuşamama hüznü, “bir bitmeyen susuzluktur”, onu ulaşılmış hiçbir hedef, “hiçbir güzel kıyı” dindiremez.

AÇIK DENİZ
Balkan şehirlerinde geçerken çocukluğum;
Her lâhza bir alev gibi hasretti duyduğum.
Kalbimde vardı "Byron"u bedbaht eden melâl
Gezdim o yaşta dağları, hulyâm içinde lâl...
Aldım Rakofça kırlarının hür havâsını,
Duydum, akıncı cedlerimin ihtirâsını,
Her yaz, şimâle doğru asırlarca bir koşu...
Bağrımda bir akis gibi kalmış uğultulu...
Mağlûpken ordu, yaslı dururken bütün vatan,
Rü'yâma girdi her gece bir fâtihâne zan.
Hicretlerin bakıyyesi hicranlı duygular...
Mahzun hudutların ötesinden akan sular,
Gönlümde hep o zanla berâber çağıldadı,
Bildim nedir ufuktaki sonsuzluğun tadı!
Bir gün dedim ki "istemem artık ne yer ne yâr!"
Çıktım sürekli gurbete, gezdim diyar diyar;
Gittim son diyâra ki serhaddidir yerin,
Hâlâ dilimdedir tuzu engin denizlerin!

Garbin ucunda, son kıyıdan en gürültülü
Bir med zamânı, gökyüzü kurşunla örtülü,
Gördüm deniz dedikleri bin başlı ejderi;
Gördüm güzel vücûdunu zümrütliyen deri
Keskin bir ürperişle kımıldadı anbean;
Baktım ve anladım ki o ejderdi canlanan.
Sonsuz ufuktan âh o ne coşkun gelişti o!
Birden nasıl toparlanarak kükremişti o!
Yelken, vapur ne varsa kaçışmış limanlara,
Yalnız onundu koskoca meydan ve manzara!
Yalnız o kalmış ortada, âsi ve bağrı hûn,
Bin mağra ağzı açmış, ulurken uzun uzun...
Sezdim bir âşina gibi, heybetli hüznünü!

Rûhunla karşı karşıya kaldım o med günü,
Şekvânı dinledim, ezelî muztarip deniz!
Duydum ki rûhumuzla bu gurbette sendeniz,
Dindirmez anladım bunu hiç bir güzel kıyı;
Bir bitmeyen susuzluğa benzer bu ağrıyı.