AÇIK DİPLOMASİ, dış siyasa ve diplomasi konularından kamuoyunun haberli kılınması, görüşmelerin kamuoyu önünde yapılması ve sonuçların kamuoyunca bilinmesi ilkesine dayanan ve gizli diplomasiye karşı oluşturulan anlayış. Birinci Dünya Savaşı’nın başlarına değin uluslararası diplomasi ilişkileri bir tür “saray politikası” niteliğindeydi. Geniş ölçüde saltçı (mutlakiyetçi) rejimlerin diplomasisi olan bu ilişkiler ya doğrudan hükümdarlarca ya da onların kişisel temsilcileri olan diplomatlarca yürütülmüştür. En önemli niteliği gizlilikti. Yapılan görüşmeler, varılan sonuçlar gizli tutulmuş ve giderek artan ölçülerde kamuoyunun bilmediği ve onun zararına olan birçok antlaşma ve sözleşme yapılmıştır. Gizli diplomasiye karşı ilk tepki Birinci Dünya Savaşı sürerken Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Woodrow Wilson’dan ve 1917 Ekiminde Rusya’da Çarlık rejimini deviren Bolşevik’lerin İkinci Sovyetler Kongresinden gelmiştir. Gerçekten Sovyetler Birliği 26 Ekim 1917’de aldığı bir kararla gizliliğe dayalı diplomasi kurallarına uymayacağını belirterek yapılan tüm gizli anlaşmaları kamuoyuna açıklanmıştır. Birinci Dünya Savaşı sonrasında Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Wilson gizli diplomasiyi önlemek ve diplomasi görüşmelerinde yüküm biçimini alan sonuçları kamuoyunun bilgisine ve denetimine sunmak, böylece gizli anlaşmalara son vermek için savas sonrasında yayımladığı, “Ondört Nokta” adli bildirisinin birinci maddesinde “açık görüşmeler sonunda varılacak. acık sözleşmeler” ilkesini ileri sürmüştür. Bu ilke Wilson’un kuruluşunda önayak olduğu Milletler Cemiyeti Misakı’nda da yansımasını bulmuş ve Misak’ın onsekizinci maddesinde; Cemiyet üyesi devletlerce yapılacak her anlaşmanın hemen örgütün sekreterliğinde yazıya geçirilmesini ve sekreterlikçe en kısa süre içinde yayımlanmasını öngören bir hüküm olarak girmiştir. Bu kural sonradan Birleşmiş Milletler Örgütü Tüzüğü nün 102. maddesinde biraz değişik biçimde anlamını bulmuştur. Bu madde gereği devletler yapmış oldukları hemen hemen tüm antlaşmaları Birleşmiş Mil letler Sekreterliği’ne bildirmekte. Sekreterlik de bunları Birleşmiş Milletler Anlaşmalar Dizisi (United Nations Treaty Series) başlığı altında yayımlayarak hükümetlere ve dünya kamuoyuna duyurmaktadır. Ancak tüm iyiniyetlere karşın gizli ve özel görüşmelerin tümden yasaklanamayacağı kısa sürede görülmüştür. Çünkü bu ilke birçok açıdan gücsüz olan hükümetlerin kendi kamuoyları karşısında zor duruma düşmelerine neden oluyordu. İki dünya savaşı arasında ayıp sayılan gizli diplomasi, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra yeniden uygulamaya konmuş ve yapılan görüşmeler oluşumların; koridorlarda, lokantalarda, lobilerde, özel toplantı odalarında gözlerden uzak pazarlıklarla tamamlamıştır. Bu uygulama Birleşmiş Milletler Genel Sekreterleri Dag Hammarskjöld, U Thant ve Kurt Waldheim’in çalışmalarına da yansımış. Birleşmiş Milletlerin kuruluşundan beri Sekreterler çeşitli uluslararası sorunları, üye devletlerin başkentlerini ziyaret ederek özel görüşmelerle çözmeye çalışmışlardır.