AÇLIK, bir canlının yaşamsal işlevlerini sürdürmesi için gerekli ölçü ve nitelikte besin almadığında ortaya çıkan durum. Açlık, alınmayan besin oranında açlık ve yarı açlık olarak adlandırılır. Açlık bütün besinlerden, yarı açlık kimi besinlerden yoksun kalmalarıdır. Perhiz, diyet de denilen yarı açlık biçimi tedavi yöntemi olarak ve kişisel istekle uygulanır. Kimi besinler, yoksulluk, ilgisizlik gibi nedenlerle alınamıyorsa buna “yetersiz beslenme” denir. En çok rastlanan açlık biçimi budur. İnsanlarda savaş ve kıtlık dönemlerinde, maden ocağı çökmelerinde, hayvanlarda deneylerle gözlendiği gibi, açlık durumunda canlılar kilo kaybederler. Gövde, yaşam için gerekli enerjiyi karşılamak için önce depolanmış karbonhidrat ve yağları tüketir. ilk tüketilenler karaciğer ve kaslardaki karbonhidratlardır. Orta ağırlıkta bir insanın gövdesindeki yağ, gerekli enerjiyi birkaç hafta sağlayabilir. Açlık boyunca doku proteinlerinin yıkımı sürer. Kalp en son etkilenen organdır. Kalp kaslarının yağının tüketilmesi durumunda bile, beyin ve sinir organlarının yapısında büyük bir değişme olmaz. Beyin ancak ölümden az önce tütekilir. Açlığın uzun sürdüğü durumlarda karaciğer ağırlığının yarısının, kas ağırlığının üçte birinin yitirilmesine karşılık beynin ağırlığının yüzde üçünün yitirildiği saptanmıştır. Açlık doğrudan ölüme yol açmasa da bedenin direncini azalttığından yan etkilerden ölüm görülür. Yapılan gönüllü deneylerin en uzunu 50 gün sürmüştür. Kuramsal olarak 60 gün hiçbir şey yemeyen insanın öleceği kabul edilir. Açlık başlangıcında önce “açlık ağrıları” denen mide ve bağırsak ağrıları duyulur. İki üç gün sonra bu ağrılar dinerek yerini sersemleme, yorgunluk, sinirlenme, beden ısısının ve tansiyonun düşmesi, suyun gideremediği susuzluklar gibi belirtilere bırakır. Sürekli kilo kaybı sırasında gerçek olmayan şeyler görülür ve algılanır (halisinasyon), cinsel fonksiyonlar durur. Ayak ve bacaklarda şişme (ödem), deride kuruma ve nokta kanamalarından sonra ölüm genellikle bir solunum yolları enfeksiyonu ya da kalp yetmezliği sonucu gerçekleşir. Ölüm durumuna gelmemiş, uzun açlık çekmiş kişilerin özel bir beslenmeyle doğal durumlarına dönebildikleri İkinci Dünya Savaşı sonunda Toplama kamplarında gözlemlenmiştir. Yeryüzündeki asıl önemli tehlike yarı açlıktır (yetersiz beslenme). Besin kaynaklarının yetersizliği, doğanın elverişsizliği, hızlı nüfus artışı gibi nedenlerle yaklaşık 500 milyon insan aç kalmaktadır. Bilimsel veriler yılda 10 milyon kişinin açlıktan öldüğü sonucunu vermektedir. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) verilerine göre açlıktan ölenlerin toplamı bölge savaşalanı, kanser, trafik kazaları, hava kirliliği sonucu ölenler toplamının çok üstündedir. Aynı örgüt 2000 yıllarında 750-800 milyon insanı açlık tehlikesinin beklediğini saptamıştır. 117 az gelişmiş ülkeden 65’inin tarım kaynakları 20. yy’ın sonlarında kendine yeterli olmaktan çıkacaktır. Bugün Butan, Laos, Bengaldeş, Yukarı Volta, Nepal, Çad, Mali açlığın belirgin olduğu ülkeler arasında başı çekmektedir.