Adalet psikolojisi, konusu suçluyu tanımak, ceza hukuku kurumlarının psikoloji açıklamalarını yapabilmek, yargılama hatalarını önlemek, suçlunun ıslahını sağlamak olan bilim dalı. İnsanın davranışlarının psikolojik temeli, ceza hukukunda ve ceza yargılaması hukukunda açıklığa kavuşturulmalıdır. Bu konuda adalet psikolojisi yararlı hizmetler sunar. İnsanı tanımak güçtür, suçluyu tanımak daha da güçtür. Suçlu psikolojisiyle ilgilenen adalet psikolojisi bu konuda tanıma yolları gösterir. Yasa hükümlerinin tümü, doğru kabul edilen belirli bir psikoloji bilgisine dayanır. Söz gelimi ceza hukukunun odak kavramlarından biri kasıttır. Bu kavram, bilinç ve iradeye dayanır. Bunlar, psikoloji konularıdır. Yine, cezaların ertelenmesinde (tecilde) sanığın geçmişteki hali ile ahlaki eğilimlerine göre cezanın ertelenmesine ya da ertelenmemesine karar verilecektir (TCK m. 89). Öte yandan yasaklanmış hakların geri verilmesinde “iyi hal” kavramı “pişmanlık” kavramı (TCK m.27), şartla salıverilmede “iyi hal kavramı (TCK. m.16), hep psikoloji kavramlardır. Sonuç şudur: Ceza Kanunu hükümlerinin birçoğu, ancak psikoloji bilgileri ile gereğince anlaşılabilmiş, yerinde yorumlanabilmiş ve adaletli uygulanabilmiştir. Yargıç sonuçta bir insanı yargılamaktadır. Yargılamaysa kutsal bir meslektir. Son derece güç, düşündürücü bir sorundur. Yargıcın vicdan kanısı, yerinde olarak ancak sağlam psikoloji bilgileriyle elde edilebilir. Sözgelimi tanık beyanı, bazen son derece çürük bir ispat aracıdır. Adalet psikolojisi, yargıcı yanılgıya götüren adalet hatalarını önler. Bir suçlunun ıslah edilebilmesi, pedagoiji işlemlerini gerektirir. Suçluyu ıslah ile görevli olanların, mahpusluk psikolojisi konusunda bilgili olmaları zorunludur. Mahpusun karakter yapısını önce anlamak, çözmek, ondan sonra ona yeni bir ruh aşılamak gerekir. Ferri’nin ayrımını temel alarak adalet psikolojisini: Suçlu psikolojisi, yargılama psikolojisi, mahpusluk psikolojisi diye üç bölümde toplayabiliriz.