ADRENALİN, Biyokim., böbreküstü bezinin salgıladığı hormon. Epinefrin adı da verilir, hemen yalnız böbreküstü bezinin iç bölümünden (medulla) salgılanır. 1898-1905 yılları arasında Abel Takamine, Aldrich, Stolz ve Dakin bu hormonu izole ettiler ve kimyasal yapısını saptadılar. Daha sonra adrenalin sentetik olarak elde edildi. Formülü (OH2CH3-CHOH-CH2-NHCH3). Noradreanalin (norepinefrin) ve dopamin ile birlikte katekolamin adı altında bir grup oluştururlar.

Adrenalin öteki iki katekolaminin tersine sinir sisteminde yapılmaz. Adrenalin vücutta olağanüstü koşullar oluştuğunda hızla kana salınır. Örneğin korku, öfke, kan basıncında ve kan şekerinde düşme, soğuk hallerinde. Adrenalin, noradrenalinden yapılır, noradrenalin ise dopaminden sentez edilir. Bu grup maddeler çevresel damarları büzer; kalp, kas ve beyin damarlarını açarlar, kan basıncını yükseltirler. Kalp hareketlerini hızlandırır, kalp kasını kuvvetlendirirler. Kalp debisini artırırlar. Barsak hareketlerini yavaşlatırlar. Karaciğerde depo edilmiş glikojeni yakarak glikoz’a çevrilmesini, bunun da kana geçerek kan şekerinin yükselmesini sağlarlar. Serbest yağları ve laktik asidi artırırlar. Brons kaslarını gevşetir, solunumu derinleştirir ve hızlandırırlar.

İlaç olarak adrenalinin kullanıldığı birçok durum vardır. Burun kanamalarında, konjoktiva kanlanmalarında, diş çekiminde kanamayı önlemek amacıyla anestejik madde içine eklenerek kullanılır. Bundan amaç, enjeksiyon yapılan bölgedeki damarların büzülmesini ve oraya verilen anestejik maddenin o bölgeden dağılmasını engellemektedir. Bronşiyal astımda nefes darlığını önler. Ameliyatlarda kalbi takviye, durmuş kalbi çalıştırmak amacıyla damar içine doğrudan enjekte edilir.