AĞRI DAĞI, adını verdiği Ağrı ili sınırları icinde, Türkiye, SSCB, İran sınırları yakınında ülkemizin en yüksek dağı (5.137 m). Andezitik ve bazaltik türden volkanik bir kütledir. Büyük Ağrı Dağı da denilen bu kütlenin güneydoğusunda, kendisine çok benzeyen Küçük Ağrı Dağı (3.925 m) yer alır. Ağrı Dağı, 1.188 km2’lik bir taban üstünde yükselir. Bu alan, tüm il topraklarının % 11’ini kaplar. Büyük ve Küçük Ağrı dağlarını, tabanı 2.687 m yükseklikteki Serdarbulak Beli birbirinden ayırır. Batıda da Çengelli Gediği Ağrı Dağı’yla Hama Dağı arasından geçer. Bir koni görünümündeki dağın 1.000 m’lik üst bölümü sürekli kar ve takkeyi andıran bir buzulla kaplıdır. Bu buzuldan ayrılan bir buzul dili 3.500 m yüksekliğe kadar yürür. Yamaçlarda bitki örtüsü çok seyrektir. Daha çok ardıç çalıları, bodur huş ağaçları gibi bitkiler görülür. Çok yağış almasına karşın, çatlaklar ve dağın andezitik yapısı suyu hemen çektiğinden, dağın hiç bir yerinde su kaynağı yoktur. Ancak karların erime zamanı çok sayıda kokusuz dağ çiçekleri açılır. Tarih boyunca Ağrı dağının püskürüp püskürmediği bilinmiyor. 20 Haziran 1840’taki bir yersarsıntısı nedeniyle oluşan kuru toprak kayması sonunda 1600 nüfuslu Arguri (Ahuri) Köyü ve Yakup Manastırı haritadan silindi. Ağrı Dağı’na Eğri Dağı da denildiği gibi, kütle tarih boyunca çeşitli zamanlarda çeşitli uluslarca “Ararat”, “Küh-i Nûh”, “Cebel-el-Haris”, “Masis” gibi adlarla da anıldı. Bazı kaynaklar “Ararat” adının Nuh öncesinden geldiğini öne sürer. Bu ada ilk olarak Tevrat’ta rastlanır. Tevrat’ta Nuh’un gemisinin bu dağ üzerine oturduğu yazılıdır. Buna karşılık Sümerlerin Gilgames Destanında 5000 yıl önceki bir tufandan söz edilerek, geminin Nisip (Cudi) dağına oturduğu anlatılır. Kur’an-ı Kerim’in Hûd suresinde de aynı bilgiye yer verilmiştir. Nuh’un Gemisi söylencesi, birçok kişinin dağa tırmanarak bu konuda araştırma yapmasına yol açtı. Dağın doruğuna ilk olarak 9 Ekim 1829’da Frédéric Parrot (Rus) tırmandı. Bu tarihten sonra sırasıyla 1834’te Spaski Antomonof (Rus); 1845’te Wagner (Alman) ve Hermann Abich (Alman); 1850’de Kanikof (Rus), Kocko (Rus), Abich (Alman) ve Eleksandrof (Rus); 1856’da Seymour (İngiliz): 1876’da James Bryce (Ingiliz); 1888’de Markov (Rus); 1893’te Dr. Nuri (Kudüs Başdiyakozu): 1949’da Dr. Smith (ABD): 1952’de Navarra (Fransız) ve Riquer Ağrı’nın doruğuna tırmandılar. Bunların dışında bilimsel araştırma, spor vb. amaçlarıyla günümüze değin dağın doruğuna birçok tırmanma girişiminde bulunuldu. Bu arada Amerikalı astronot James Alvin de 1984 Ağustos’unda yaklaşık 4000 m’ye kadar tırmandı Alvin’le birlikte dağa çıkan bir Amerikalı, Nuh’un gemisiyle ilgili bazı parçalar bulduğunu öne sürdü. Ancak, bu savın bilimsel ciddiyetten uzak olduğu saptandı.