AHİLİK, kökü eski Türk töresinde bulunan, Anadolu’da Türk birliğinin kuruluş döneminde güçlü bir gelişim gösteren, esnaf, zanaatçı, çiftçi gibi bütün çalışma kollarini içeren halk ocağı. Ocakta, çok sıkı bazı kurallar uygulandığı ve öncelikle esnaf arasında yayıldığı için, kimileri bir adı da “Fütüvvet” (cömertlik, mertlik, soytemizliği) olan Ahilik’i bir tarikat ya da dar bir esnaf örgütü sandilar. Oysa ocak, çok yönlü bir toplumsal kuruluştu. Amacı, iş alanlarında kalfa ve usta yetiştirmek; çalışma sevgi ve töresini aşılamak; üretimi çoğaltıp niteliğini yüceltmekti. Günlük yaşamda da yardımlaşma, yoksulları koruyup kollama gibi insancıl duyguları, ayrıca müzik. binicilik. silah kullanma yeteneklerini geliştirmeye Önem verirdi. Bazı kaynaklar, bütün bu çok yönlü niteliklerini göz önünde tutarak ahiliğin Batı’nın şövalyeliği gibi bir kahramanlık, yiğitlik ve yardımlaşma örgütü olduğunu öne sürmüşler; bazı kaynaklar da onun Yahudiliğin toplumsal yapıdaki “essen’lerini andıran bir örgüt olduğu görüşünü ortaya atmışlardır. Anadolu’da Ahilik, 13. yy’da Selçuklular döneminde belirgin biçimde görülmeye başladı. Osmanlı Devletinin kuruluşunda ve toplum düzeninin yerleşip oturmasında başta gelen etken oldu. Ahiler, birbirlerine “kardeş” anlamına “Ahi” (Ahi, Akl) derlerdi. Ortak bir keseden para harcar, ortak sofrada yemek yerlerdi. Her akşam, günlük gelirlerini zaviyelerindeki başkanlarına (Ahibaba) verirlerdi. Büyük kentlerdeki genç ve bekâr işçilerin büyük çoğunluğu bir ahi zaviyesine bağlıydı. Yabancı konukları ağırlamak, eşkiya takçılarının yakalanıp cezalandırılması ahilerin görevleri arasındaydı. Olağan gecelerde sema ve ayin zaviyelerde toplanıp yaparlardı. Aralarındaki birlik çok güçlüydü.